Fitoterapi ve Besin Takviyeleri

FİTOTERAPİ

Fitoterapi ve besin takviyeleri5000 yıllık geçmişi olan, Sümerler, Eski Mısır, Antik Yunan, Hint Kültürü, Kuzey ve Orta Amerika uygarlıkları gibi tüm kadim uygarlıklarda yeri olan ve aslında “drug/ilaç” sözcüğünün bile temelinde olan fitoterapi (bitkilerle tedavi) son 15-20 yılda ciddi bir yükseliş ve popülerlik yaşıyor. Günümüzde kullanılan “drug” sözcüğü eski Hollanda dilinde kurutmak anlamına gelen “droog”dan geliyor. Tarih boyunca uzunca bir süre insanoğlunun bildiği tek tedavi yöntemi olan fitoterapi günümüzde tekrar ana akım tıp sistemlerine entegre oluyor.

Modern Fitoterapi’nin gelişimini Dünya Sağlık Örgütü’nün üç temel yayınının desteklemiş olduğu düşünülüyor. Bunlar 1978 tarihli Alma-ata deklerasyonu, 1988 tarihli Tıbbi Bitkiler Kalite Kontrol Manueli ve 2000 tarihli Geleneksel İlaç Araştırmaları Genel Kılavuzu. Alma-ata deklerasyonu sağlığın yeni bir tanımını yapıp tüm devletleri koruyucu tıp sistemleri ve birinci basamak sağlık hizmetleri konularına yoğunlaşmaları gerektiğini ve tüm insanların istediği ve seçtiği sağlık hizmetine ulaşma hakkı olduğunu belirtiyordu. Bunun yanında aynı deklerasyonda “Yeni Uluslararası Ekonomik Düzen”e bağlı ekonomik ve sosyal gelişim için sağlığın sürekliliğinin temel önem taşıdığı da belirtiliyordu. Bu süreçten sonra tıbbi bitkiler ve fitoterapi uygulamaları pek çok ülkede temel sağlık hizmetlerinin arasına girmeye başladı. Tıbbi bitkiler üzerine yapılan bilimsel çalışmalar da hızla artmaya başladı. 1990’da “fitoterapi” sözcüğünü içeren bilimsel çalışma sayısı yüzü bulmazken 1998’de 1000’den fazla yayın fitoterapi sözcüğünü içeriyordu. Bu sayı 2005’de 12.000’i, 2007’de 15.000’i geçti.

Fitoterapi kullanımıGünümüzde fitoterapi pek çok alanda yaygın kullanıma sahiptir. Sindirim problemleri, soğuk algınlığı ve bağışıklık, kilo kontrolü, uykusuzluk ve diğer sinirsel problemler, çeşitli ağrılar, dolaşım sorunları (varis gibi), kardiyovasküler destek ve kadın sağlığı tıbbi bitkilerin en çok kullanıldığı alanların arasındadır. 90’larda ve 2000’lerde yapılan birçok klinik çalışma tıbbi bitkilerin farklı sağlık sorunlarında ortalama %40-70 arası etkili olduğunu göstermiştir. Bu etki yüzdeleri örneğin anksiyeteye karşı kullanımda görülen %20-40 etkinlikten, venöz yetmezlik semptomları ve varisten korunmada elde edilen %60-80 etkinliğe dek uzanmaktadır.

BESİN TAKVİYELERİ

Benzer şekilde besin takviyeleri de son yıllarda gittikçe artan bir kullanım yüzdesine sahiptir. İnsanlar genel sağlıklarını sürdürmek veya bir hastalığı önlemek için takviye almaya başladıkları zaman kendilerini daha iyi hissettiklerini belirtirler. Kendilerini daha sakin, daha enerjik hissederler ve daha az hastalığa yakalanırlar. Bunun yanında özel bir problemi önlemek veya destek olmak için de vitamin – mineral – yağ asidi vs. takviyeleri kullanılabilir.

Bununla beraber vitamin ve mineraller bir gecede etkili olamazlar. Eğer çok sinirli ve stresli iseniz yatmadan önce B-complex vitamini alıp sabaha rahat ve sakin kalkmayı bekleyemezsiniz. Biraz zaman tanımanız gerekir. Genel olarak, takviyelerin pozitif etkilerini 3 veya 4 haftada görmeniz gerekir.

Fitoterapi uzmanıVitamin ve mineral takviyesi değişkenlik gösteren bir süreçtir. Vücudunuzun zamanla geçirdiği değişimler vitamin ve mineral ihtiyacınızda da değişikliklere yol açar. Örneğin hastalık durumunda vitamin C ihtiyacı yada ağır stres altında B-complex vitaminlerine olan ihtiyaç artar. Yine tipik bir örnek olarak özellikle sigara tiryakileri tehlike altındadır. Sigara dumanındaki serbest radikaller, vücudun antioksidan savunma sistemini çok yıpratırlar. Çeşitli çalışmalarda sigara tiryakilerinde antioksidan etkili vitamin ve mineral seviyelerinde önemli azalmalar olduğu bulunmuştur. Bunun yanında sigara içmese de içilen bir ortamda bulunan “pasif içicilerde” de benzer azalmalar olduğu ortaya çıkmıştır.

Vitamin ve Mineral Araştırmaları

21.ci yüzyılın başında olduğumuz bu dönemde vitamin ve minerallerle ilgili araştırmalar arttıkça bu mikrobesinlerin sağlığın sürdürülmesi ve çeşitli hastalıklarla savaşmadaki rollerini daha iyi anlamamız mümkün olmaktadır. Günümüzde besin takviyeleri ve tıbbi bitkiler genel sağlığın devamı ve bazı önemli hastalıklardan korunmanın anahtarları olabilirler. Geçen 20 yılda gelişen metodoloji ve analiz teknikleri sayesinde mikrobesinler üzerine önemli araştırmalar yapılmıştır. Besin takviyeleri söz konusu olduğunda araştırma alanı çok geniş olsa da bunlara şu şekilde kısa örnekler verebiliriz;

Kalp-Dolaşım Sağlığı

  • Omega-3 yağ asitleri kalp hastalıklarına ve kalp krizine yakalanma riskini önemli ölçüde düşürüyor
  • CoQ10 kalp kasını güçlendiriyor ve kalp hastalıklarına yakalanma riskini düşürüyor
  • Folik asit, Vitamin B6 ve B12 homosistein birikimini önlüyor
  • Magnezyumun kardiyovasküler hastalıklara bağlı ölüm oranını düşürdüğü bulundu
  • Selenyumun kardiyovasküler hastalıklara yakalanma riskini düşürdüğüne dair bulgular var

Kanserden Korunma

  • Beta Carotene, Vitamin C, E, Selenyum ve Lycopene’in çeşitli kanser türlerine karşı koruyucu rolü üzerine önemli bulgular var, klinik çalışmalar sürüyor
  • Kalsiyum ve özellikle selenyumun uzun süreli alımının bazı kanser türlerine karşı koruyucu olduğuna dair önemli kanıtlar var
  • Aşırı sıgara içenlerde uzun süre yüksek dozda Beta Carotene alımının akciğer kanseri riskini arttırdığına dair bulgular var. Sıgara tiryakilerinin çok yüksek dozda Beta Caroten almaması gerekiyor

Kemik Sağlığı

  • Çocuklarda sağlıklı kemik gelişimi için yeterli kalsiyum alımı gerekiyor
  • Post-menopozal dönemde ve yaşlılarda Vitamin D takviyesinin kemik kaybını önemli derecede önlediği gösterildi
  • Osteoporozdan korunmada Vitamin K’nın pozitif etkisi üzerine umut verici sonuçlar var

Bağışıklık Sistemi

  • Orta yaş üzeri kişilerde antioksidan vitaminler veya multivitamin takviyeleri bağışıklık sistemini güçlendiriyor
  • Beta glukanın bağışıklık sistemini güçlendirici etkinliğini gösteren çok sayıda çalışma var
  • Çinko ve selenyumun bağışıklık güçlendirici etkinliği ile ilgili önemli bulgular var, özellikle çocuklar için çinko çok önemli bir mineral olarak kabul ediliyor

GÜVENLİK

Fazlası alındığında herhangi bir şey – su bile – zarar verebilir. Bugüne dek yapılan çalışmalara göre, günlük tavsiye edilen dozlar hiçbir normal yetişkinde herhangi bir zarara yol açmamıştır. Ancak burada “normal” terimi, sürekli olarak herhangi bir ilaç kullanmayan ve herhangi bir kronik hastalığı olmayan kişiler içindir. Çeşitli hastalıklar için ilaç kullanımları vitamin ve mineral ihtiyacını arttırıp azaltabilir. Dolayısıyla en sağlıklı ve doğru olan herhangi bir takviye programı oluşturmadan önce uzman bir doktor veya eczacının önerisiyle hareket etmektir.

Uzm. Ecz. Levent GÖKGÜNNEÇ